“Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin…” Şefik Sınığ’ın ölmek üzereyken sık sık tekrarladığı son sözleri. Ünlü şair Ceyhun Atuf Kansu’nun bu şiiri, bir köy öğretmenin gerçekten yaşamış olduğu acıklı öyküsünü konu alır. Çocukluk ve gençlik yıllarımızda okullarda eğitim görürken, sık sık Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiiri okunurdu. Okunurken de kimi zaman duygulu bir müzik eşlik ederdi. O yüzden günümüzde de yaygın olarak bilinir ve dinleyenin içini bir hüzün kaplar. Şiirde anlatılan kişinin yakın yıllara kadar bilinen, köy enstitüsünden mezun bir öğretmenin üzerine duvar devrildiği ve bu olay sonucunda da öldüğü şeklindeydi. Ama kim olduğu, nerede yaşadığı ve nasıl öldüğünün ayrıntıları yeterince bilinmiyordu. Ayrıca merak edilen bir konu da ünlü şair Ceyhun Atuf Kansu bu şiirini kendi hayalinde kurgulayarak mı, yoksa gerçekten yaşanmış bir olaya dayandırarak mı yazdığıydı. Ama gerçek olanı, bu şiire konu olan öğretmen yakın bir zaman diliminde yaşamış olduğudur. Hâlbuki bu öğretmenin adı, bu şiirin basılı olduğu birçok yayında zaten yer almaktaydı. Ceyhun Atuf Kansu’nun sözü edilen “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiiri neredeyse herkes tarafından bilinmesine rağmen, bu şiire konu olan köy enstitülü öğretmenin kim olduğu bilinmiyordu. 1949 yılından 2000 yılına kadar da bu düğüm çözülememişti. Ancak bu ve diğer benzer bilgiler, hiç umulmadık zamanda ortaya çıktı. Bu olayı ve ilgili ayrıntıları, gururla söyleyebilirim ki Denizli- Çivril’de yaşayan bizler, 1999 yılında ortaya çıkardık. Bu konularda benim de önemli çabam oldu. Tüm bilgileri 2000 yılında kamuoyuyla paylaştım. Yaşamakta olduğum Çivril’de birçok köy enstitülü öğretmen vardı (2019 yılı itibarıyla sadece Şefik Sınığ’ı tanıyan ve aynı köy enstitüsünden mezun olan Mehmet Reşit Aydeniz hayatta) ve bu öğretmenlerin birçoğu yine Şefik Sınığ gibi Isparta- Gönen Köy Enstitüsü’nden mezundu. O nedenle beraber öğrenim gördükleri okuldan da çok iyi tanıyorlardı. Konuya benim de dâhil olmam bir tesadüfle gerçekleşti. 1999 yılıydı ve yaşı hayli büyük olan öğretmen ağabeylerle Çivril’in parkındaki Öğretmenevi’nde oturuyorduk. Bu konuşmalar sırasında bir öğretmen, Çivril İlçe Milli Eğitim Müdürü Yusuf Karkın’a giderek, Şefik Sınığ’ın eskiyen mezarının yeniden yapılmasını önerdiğinden söz etti. Konuyu merak etmem üzerine, orada bulunan öğretmenler bu olayı bana anlattılar. O gün öğrendiğim ve benim için önem taşıyan bir konu da, babam Hasan Başkaya’nın da Şefik Sınığ’ın arkadaşı oluşuydu. devamı için görsellere tıklayınız