“Şu karantina bitsin, özlediğim herkese tek tek sarılacağım.” Milyonlarca insan bu umudu taşıyor. Çünkü sosyal izolasyon, yeni bir sendroma yol açtı.
Sosyal bir varlık olan insanın en temel ihtiyaçlarından biri de duygularını dokunarak ifade etmek. Basit bir el sıkışma bile beyinde yemek, içmek, sevişmekle harekete geçen ödül salgılarını artırabiliyor. Temasla bulaşan corona virüs, milyarlarca insanı bu en önemli ihtiyaçtan yoksun bırakıyor. ABD’nin Miami Üniversitesi’ndeki Temas Araştırma Enstitüsü’nden uzmanlar, temasın sinir sistemi üzerindeki etkisini şöyle açıklıyor:
Birine dokunmak, derinin altındaki sinirleri uyarır. Beyne giden sinyaller sinir sistemini yavaşlatır, nabzı ve tansiyonu düşürür.
Bebek gibiyiz
Stres hormonu kortizol salgısı azalır. Bebeklerin doğumu sırasında anneyle bebeği bağlayan oksitosin hormonudur. O nedenle yeni doğan bebekler annenin çıplak göğsüne yatırılır. İnsanlar temas olmadan fiziksel ve ruhsal olarak çöküntüye geçiyor.
Pandemi nedeniyle toplumsal alanlarda temas yasaklandı. Oysa en büyük açmazlarımızdan biri de bu noktada başlıyor: Virüse karşı güçlü bir bağışıklığımız olmalı. Öte yandan temassız geçen her gün bağışıklık hücrelerinin katili kortizol salgısını artırıyor. Kanserli ve HIV’li hastalarda sosyal temas güçlendikçe tedavide başarı artıyor.
Çaresi hareket
Her şeyden öte, pandeminin yarattığı korkuyu azaltmak için de dokunarak rahatlama ihtiyacı doğuyor. Gönül selamı, Uzakdoğu selamı, ayak selam gibi alternatif selamlaşmalar, fiziksel bağlantıdan vazgeçmek istemediğimizi gösteriyor. Ancak bunların hiçbiri insanda gerçek temas etkisi uyandırmıyor.
Araştırmalara göre; karantinada insanların yüzde 26’sı ten açlığını ağır boyutta yaşıyor. Yüzde 16’sı daha hafif. Yüzde 97’si uyku sorunu yaşıyor. Ten açlığı sendromunu hafifletmek için uzmanlar bol bol egzersiz öneriyor. Yüze veya vücuda elle hafif masaj da stresi azaltıyor.
BU HABER HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR