Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı, gündeme ilişkin kaleme aldığı çarpıcı analizinde, PKK’nın silah bırakma hazırlığına Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı, gündeme ilişkin kaleme aldığı çarpıcı analizinde, PKK’nın silah bırakma hazırlığına dair resmi anlatıyı sert sözlerle eleştirdi. Hükümete ve medyaya yönelttiği eleştirilerde, sürecin arka planında Amerikan etkisinin ve iç siyasetteki çelişkilerin olduğunu savundu. “PKK Silah Bırakmıyor, Silah Bıraktırılıyor” Altaylı’ya göre PKK’nın silah bırakması bir taktik değil, Washington kaynaklı bir stratejinin ürünü. “YPG’nin sahadaki etkisinin bittiği için PKK'nın geri çekildiği” yönündeki açıklamaları “ya saflık ya da bilinçli manipülasyon” olarak nitelendiren Altaylı, esasen Amerika Birleşik Devletleri’nin PKK’ya “artık oyun dışı kal” talimatı verdiğini iddia etti. “PKK silah bırakıyor çünkü ABD böyle talimat verdi. Artık PKK yük. Türkiye’nin YPG’yi terör örgütü saymasının en büyük gerekçesi PKK ile organik bağlarıydı. PKK etkisizleşince bu argüman da zayıflıyor.” Altaylı, Pentagon’un 2025 bütçesinde yer alan YPG’ye yapılacak yeni yardım kalemlerine işaret ederek, PKK’nın sahneden indirilmesiyle YPG'nin uluslararası meşruiyetinin pekiştirildiğini ve Türkiye'nin diplomatik kozlarının zayıflatıldığını öne sürdü: “Sen bu salakların 'YPG de bitecek' dediğine bakma. Pentagon'un 2025 bütçesinde YPG'ye yine ciddi bir yardım yer alıyor. Kimse söylemez bunları ama ben söyleyeyim de bir kenarda dursun.” Çifte Standart Eleştirisi: “Gizli Görüşmeler Var Ama Belediyeciler Tutuklu” Altaylı’nın hedefinde yalnızca dış politika yoktu. İç siyasete dair gözlemlerinde özellikle çarpıcı bir ikilik vurgulandı: Devletin, bir yandan Öcalan’la ve DEM Parti ile dolaylı temaslar yürüttüğünü, diğer yandan muhalif belediye başkanlarını benzer ilişkiler nedeniyle cezalandırdığını iddia etti. “İktidar Dem Parti ve Öcalan'la görüşüyor ama İstanbul'da Şişli Belediye Başkanı Dem Partililerle hizmet için görüştü diye tutuklanıyor, terörden yargılanıyor. Yerine kayyum atanıyor. Aynı şekilde Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer de tutuklu. Oysa sürecin en akil adamı olarak devlete hizmet edebilecek nitelikte bir akademisyen.” Bu çelişkileri “siyasi garabet” olarak tanımlayan Altaylı, devletin söylemleriyle eylemleri arasında giderek büyüyen bir uçurum olduğunu dile getirdi. Analiz: PKK-YPG Ayrımı Üzerinden Yeni Bir Jeopolitik Dönemeç mi? Fatih Altaylı’nın dikkat çektiği noktalar, Türkiye’nin güvenlik politikası ve Kürt meselesindeki kırılgan dengelerin yeniden şekillendiğine işaret ediyor. PKK'nın silah bırakması, ilk bakışta olumlu bir gelişme gibi görünse de, arka planda YPG'nin statüsünün güçlendirilmesi, Ankara’nın elini zayıflatabilir. Eğer Altaylı'nın iddiaları doğruysa, bu süreçte PKK sahadan çekilerek YPG’yi “makyajlanmış” bir yapı hâline getirme planı işliyor olabilir. Böylece, hem Batı’nın desteği korunur hem de Türkiye’nin terörle mücadele argümanları sulandırılmış olur. Sonuç: Cezaevinden Yükselen Sesin Uyarısı Fatih Altaylı’nın mesajları, sadece bir gazetecinin kişisel yorumları değil, aynı zamanda medyada konuşulması zor olan politik çelişkilere de ayna tutuyor. Uluslararası oyun kurucuların müdahil olduğu süreçte, Türkiye'nin iç tutarlılığı ve şeffaflığı sorgulanıyor. Altaylı'nın cezaevinden yaptığı bu çıkış, yalnızca bir polemik değil; aynı zamanda basının susturulduğu bir ortamda gerçeğin hangi kanallardan sızabileceğini de gösteriyor.