ANNE OLACAKLARI TAHMİN EDERCESİNE FERYAT ETTİ Tanık anlatımına göre, arama çalışmaları sırasında Yusuf Aydemir’in evinin kilerinin kapısını açarak bakılmak istendiğini ancak kapının kilitli olduğunu söyleyip izin vermediği kaydedilen gerekçeli kararda, “Sanık Yusuf Aydemir’in evden çıktığında peşinden gelen maktulü kaçırarak sakladığı ve ölümü üzerine serin bir alanda beklettiği, aramaların gevşetilmesi ve köyde normal hayata dönülmesini fırsat bilerek de cesedi dereye attığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar sanık tarafından suçlamalar kabul edilmemiş ise de, maktulün babası ile önceye dayalı husumetinin bulunması, taziye evinden kısa bir süre ayrılması ve bu esnada çocuğun son görüldüğü kapıda çocuğun görülmesinden dakikalar sonra çevreyi gözetler şekilde görülmesi, bu andan kısa bir süre sonra çocuğun kaybolduğunun anlaşılmasına rağmen bulunamaması ve anne Şükran’ın olacakları önceden tahmin eder şekilde çocuğuna bir şey yapıldığını anlayarak feryat etmesi, aile içinde çocuğun bulunmasını engellemeye yönelik çabalar ile tüm bunların kısa bir zaman aralığında olması göz önüne alınarak sanığın savunma ve beyanlarına itibar edilmemiştir” diye yer aldı. DONDURUCUYA SIĞMASI MÜMKÜN DEĞİL Sanıkların Leyla Aydemir’i alıkoyarak evlerindeki bir dondurucuda sakladıkları yönündeki iddiaların değerlendirilmesinde ise mahkeme, Ağrı Valiliği Meteoroloji Müdürlüğü’nce 14 Haziran 2018- 3 Temmuz 2018 tarihleri arasındaki olay yerinin hava durumuna ilişkin rapora gerekçeli kararda yer verdi. Maktulün cesedinin dışarıdaki hava koşullarına bağlı olarak da soğuk etkiye maruz kalabileceğine değinilen kararda, “Maktulün iddialarda bahsedildiği üzere evlerde kullanılan ortalama 70×30 cm bir dondurucuda saklanmış olması ihtimalinde ise; cesedin bulunduğu ana ait görüntülerde dere içinde ve dereden çıkarıldıktan sonra maktulün sol bacağının hafif bükülü olduğunun görüldüğü maktulün derede bulunmadan çok önce ölü katılığına ulaştığının da bilinmesinden yola çıkarak ölü katılığının oluştuğu esnada yalnızca sol dizinin hafif bükülü olduğu düşünüldüğünde bile; otopsi raporundan anlaşıldığı üzere 99 cm boyunda, 20-25 kilo ağırlığında olan maktulün 70×30 cm bir dondurucuya sığmasının mümkün olmadığı ve izlenen otopsi görüntülerinden maktulün dondurucuya bükülü vaziyette dahi sığmayacak uzunlukta olduğunun mahkememizce tespit edildiği, sol dizinin hafif bükülü olarak ölü katılığına ulaştığı da göz önüne alındığında 90 cm boy ile bükülmese dahi 70×30 cm bir dondurucuya sığmasının mümkün olmadığı bu şekliyle sanıkların maktulü dondurucuda sakladıkları iddiaları da dikkate alınmamıştır” diye açıklandı. (DHA)