Kendime ait olan bir evde tek başıma yaşayan bir kadınım, bir gün İşten eve dönerken köşe başında titreyen bir adam gördüm. Üzerindeki ince paltosuyla soğuktan titreyen bir adam gördüm. İçimde tarif edemediğim bir acıma duygusu belirdi. “Böylesine yalnız bir gece nasıl geçer?” diye düşündüm. Biraz tereddüt ettim ama içimdeki vicdan sesini susturamadım. “Merhaba, istersen sana sıcak bir çorba yapabilirim,” dedim nazikçe. Adamın yüzünde minnet dolu bir ifade belirdi. Kabul etmesiyle birlikte, ikimiz de yavaş yavaş apartmanın dar merdivenlerini tırmandık. Eve geldiğimizde ona eski ama temiz bir battaniye verdim. “Otur, ısın biraz,” dedim ve mutfağa geçip çorbayı hazırlamaya başladım. O sırada bana hayat hikayesinden bahsetti; sokakların soğuk yüzünü, yaşadığı zorlukları anlattı. Bütün bunları dinlerken, bir insana yardım etmenin sıcaklığıyla dolmuştum. Sonra ona salondaki kanepeyi gösterdim ve burada geceyi geçirebileceğini söyledim. Adam, minnetle bana baktı. “Çok teşekkür ederim,” dedi alçak bir sesle. Kendi odama çekildiğimde içim rahatlamıştı. “Birine yardım ettim,” dedim kendi kendime, huzurla uyuyabileceğimi hissediyordum. Sabah gözlerimi açtığımda, bir gariplik fark ettim. Üzerimde yalnızca ince bir çarşaf vardı ve… ” Sabah gözlerimi açtığımda, bir gariplik fark ettim. Üzerimde yalnızca ince bir çarşaf vardı ve… geceliğim yoktu Bir an sersemlemiş gibi yatakta doğruldum, başım dönüyor, zihnim karışıyordu. Birkaç saniyelik şaşkınlığın ardından kendime gelmeye çalıştım; gözlerim, oda içinde hızla gezindi, anlam veremediğim o duyguyla kalbim hızla çarpıyordu. Etraf sessizdi. Her şey fazlasıyla normal görünüyordu; odadaki eşyalar, yastıklar, gece lambası… ama üzerimde bir kırılganlık, bir açıklık vardı, ne olduğunu adlandıramadığım bir kaygı hissi beni sarmıştı. Ellerimi bedenime sarıp hızlıca üzerime bir şeyler almak için doğruldum. Düşünceler kafamda uçuşuyor, “Bu nasıl olur? Neler yaşandı?” diye tekrar tekrar kendime soruyordum. Geceyi geri sarmak, her detayı hatırlamak istiyordum ama sanki zihnim de beni terk etmiş, bırakmış gibiydi. Gözüm, yerde kıvrılmış duran battaniyeye ilişti. Tam o an, hafif bir tıkırtı duydum; kalbim bir an duracak gibi oldu. Kafamı çevirip dikkatlice sesin geldiği yöne baktım. Kapının aralığından süzülen hafif bir ışık, koridorun loşluğunda süzülüyordu. Koridorda adım sesleri duydum; biri ayak ucuna basarak yürüyormuş gibi hafif ama belirgin. İçimdeki korku büyüdükçe büyüyordu, acaba yanlış birine mi güvenmiştim? Neler yaşandığını tam olarak hatırlamak istiyor ama zihnimde boşluklarla dolu bir gecenin görüntülerini bulabiliyordum yalnızca. Usulca, sanki aniden hareket etsem tüm gerçek ortaya çıkacakmış gibi, kapıya doğru ilerledim. Kapının eşiğinde durduğumda, bir anlık tereddütle nefesimi tuttum. Bir an ne yapacağımı bilemedim; kapıyı açmaya korkarken içeri girmeyi istemeyen o güvensiz duygu içinde ilerledim. Sonunda, sessizce derin bir nefes alarak adımımı attım.”