Çiğdem Hanım, oğlunun sözleriyle sarsılmış, bir an için dünyası başına yıkılmış gibi hissetse de, vakarını koruyarak sessizce başını eğdi. "Peki Yasin," dedi, sesi titrek ama kararlı. "Madem öyle istiyorsunuz, ben de sizi rahatsız etmeyeyim." O gün, birkaç parça eşyasını bir valize topladı, ablasının evine gitmek üzere yola çıktı. Yasin ve Melis, bu karar karşısında rahat bir nefes almış gibi görünüyordu, ama Çiğdem Hanım’ın gözlerinde biriken gözyaşlarını fark etmemişlerdi.
Bir hafta sonra, Çiğdem Hanım ani bir kalp kriziyle hayata veda etti. Yasin, annesinin vefat haberini alınca önce bir şok yaşadı, sonra suçluluk duygusuyla boğuşmaya başladı. Cenaze işlemleri için annesinin evine gittiğinde, eski bir sandığın içinde, annesinin yıllarca sakladığı bir zarf buldu. Zarfın üzerinde, Yasin’in adıyla yazılmış bir not vardı: "Oğluma, zamanı geldiğinde..
devamı sonraki sayfada...

